Ahbab-ı Literatür

Türkiye'nin en önde gelen oyun içerik üreticilerinden birini, hem de akademik bilgisi olan birini sizlere getirdik: CAN SUNGUR! Kendisini edebiyat ve oyun kavramlarının birleşim noktalarından konuşmak, oyunlar da bir edebiyat sayılır mı sorusunu sormak ve edebiyatın oyunlar için değerini öğrenmek için podcastimize buyur ettik. Kendisi üzerimize kürekle bilgi attı, oyun ve edebiyat konusunda "Nasıl olur?" diye soranlara güzel bir cevap oldu bu bölüm. Ayrıca, Gülroth gerçekten Gülroth mu? Kuşa "abi" çekilir mi? Hepsi ve daha fazlası bu bölümde! Oturun dinleyin haytalar. Arka sıra, özellikle sen dinle!

Dinozor kelimesinin anlamını modernize eden, geçmişin sentezini yapıp geleceğin fikriyle düşünen Mina Urgan'ı konuştuk, Bir Dinozorun Anıları kitabını referans alarak uzun uzun Mina Urgan övdük. Bakın, Mina Urgan okuyun, okutturun. Çok değerli bir isim olduğunu daha kaç kere söyleyelim canım, aaa! Hadi öptük, okumadan gelmek yok.

KIZ AYTEN KOŞ, YENİ BÖLÜM GELMİŞ nidalarınızı duyar gibiyiz. Evet, yeni sezona bomba gibi giriyoruz, yazarları ve overrated kitaplarını mayonez ediyoruz, kumsal kitaplarını konuşuyoruz. Geri döndük bebeğim!

Arkadaşlar, şimdi "cancel culture" diye bir şey var, tamam mı; onu yaptığınız zaman ürün mürün tüketmiyorsunuz böyle. Ama şey gibi, hani pis ırkçı olan birinin çıkardığı kitabı tüketmemek gibi. Kapiş? Heh, onu konuştuk bu hafta. Vay efendim sen nasıl beni cancel'larsın diyen yazarları, sanatçıları ve bilimum her türlü insanı konuştuk sanırsak. Rowling'den girdik, Lovecraft'a gittik, oradan Kevin Spacey ile Michael Jackson'a falan uçtuk, üüf. Bunların ürünlerini tüketmek caiz midir diye sorduk birbirimize, artık siz karar verirsiniz caiz mi değil mi. Öyle işte. Çok takılmayın ama önem de verin. Biliyoruz da bir şeyler, konuşuyoruz. Öptük. ALMA O FİGÜRÜ DE ALLAH'IN CEZASI, ALMA!!

Bu bölümde de Muhiku’dan indirim kazanmak için EDEBİ15 kodunu kullanabileceğinizi hatırlatalım! 40 TL ve üzeri alışverişlerinizde 15 TL'lik indirim kazanmak için yapmanız gereken tek şey, EDEBİ15 koduyla sipariş vermek. Sonrası, Muhiku'nun uzmanlık alanı olan mutluluk kutularının yola çıkması! İngiliz edebiyatı denilince akla gelen ilk üç şeyi sayıyoruz: Çay, serçe parmak ve Berna. Evet, Berna. Hatta öyle ki, bu hafta ona meydan okuduk, İngiliz edebiyatının ikonik kitaplarını saydırdık. Sağ olsun saydı valla. Helal olsun. Esaslı kızmış. Berna’nın önerdiği kitaplar: 1. Beowulf (11. Yüzyıl) 2. Sir Gawain ve Yeşil Şövalye (14. Yüzyıl) 3. Thomas More, Ütopya (1516) 4. Christopher Marlowe, Maltalı Yahudi (1590) 5. William Shakespeare, Macbeth (1606) 6. William Shakespeare, Hamlet (1609) 7. Sir Francis Bacon, Yeni Atlantis (1627) 8. Thomas Hobbes, Leviathan (1651) 9. John Milton, Yitirilen Cennet (1667) 10. Daniel Defoe, Robinson Crusoe (1719) 11. Jonathan Swift, Gulliver’in Gezileri (1726) 12. Mary Shelley, Frankenstein (1823) 13. Charles Dickens, Oliver Twist (1838) 14. Charles Dickens, Zor Zamanlar (1854) 15. Oscar Wilde, Ciddi Olmanın Önemi (1895) 16. Henry James, Yürek Burgusu (1898) 17. James Joyce, Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi (1916) 18. Virginia Woolf, Mrs Dalloway (1925) 19. Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda (1929) 20. Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya (1932) 21. Samuel Beckett, Godot’yu Beklerken (1953) 22. William Golding, Sineklerin Tanrısı (1954) 23. Anthony Burgess, Otomatik Portakal (1962) 24. Edward Bond, Lear (1971) 25. Doris Lessing, Beşinci Çocuk (1988)

Hani para aldık gibi olmasın ama aldık. O yüzden kimseciklerin okumadığı bu açıklamalara canımız bölüm sponsorumuz Muhiku'yu överek başlıyoruz. Canımız Muhiku, ciğerimiz Muhiku. Tamam bu kadar yeter, bölüme geçelim. Çay mı, kahve mi? ÇABUK SÖYLEYİN. Bak çabuk!!! Çaycı iseniz kişiliğiniz şöyledir, kahveciyseniz kişiliğiniz böyledir. Hayde, al başına belayı. Kahveciler köşesindeki Andaç ve çaycılar köşesindeki Berna ile bu savaşa bir son verdik. Kazanan... DOSTLUK! EDEBİ15 koduyla güzel mumlu, çaylı, kahveli, kitaplı, kolonyalı havalı kutulara mis gibi indirimlerle ulaşmak için buyrun.

Edebiyatın içine psikoloji ve etiği soktuk! Evet, yaptık! Mürseren Dudayıcıoğlu'nun (Berna böyle söylüyor!) yazmış olduğu kitapları ve onların dizileştirilmesini konuştuk. Etik mi, değil mi derken RTÜK'ten yasak yemeye gidecek kadar derine indik. Demedi demeyin.

Olmasaydın olmazdık... Olmasaydın, insanlığımızdan mahrum kalırdık... Ey edebiyat! Sen ne kadar büyüksün! Evet, o kadar büyük ki bu bölümümüzün konusu oldu kerata. Ne olduğundan, olmasaydı neler olacağından falan konuştuk. İnanır mısınız, edebiyatsız hayat cidden hatadır arkadaşlar. Bakın cidden diyoruz. Şaka yok. Sıfır şaka. Valla bak.

Yazı işleri şövalyesi ve dijital yörük olarak bilinen Yiğitcan Erdoğan bu bölümde konuğumuz oldu! Kendisiyle yaptığımız bu sohbeti tekrar tekrar, en baştan, sıkılmadan, aylarca dinleyeceğimiz türden güzel ve dolu şeyler konuştuk. Dijital medyayı; yaptığı işin değerini, geleceğini ve kendi fikirlerini bir bir sorduk ve mükemmel cevaplar aldık. Öyle ki bu tanıtım yazısını yazarken bile cıvıyamıyoruz, suratımızda hala bir gülümseme, kalbimizde bir sıcaklık var. Hatta bizzat Andaç'tan alıntı yapalım "takım elbise giyip dinlemelik bir bölüm oldu" bizler ve sizler için. Çiçek!

Programdaki ilk eser incelememiz de hayırlı olsun he! Bizi bugünlere getiren dinleyici- Ehem. Shakespeare'in "Bir Yaz Gecesi Rüyası" isimli komedi ağırlıklı oyununu inceledik efendim. Dedik bu nedir, şu böyle midir, bu şöyle midir; derken içimizdeki yanan o kor alevlerin sonucu İstanbul Sözleşmesi'ni konuşuverdik. Naçizane, kendi fikirlerimizle üç beş kelam ettik. Dileriz sizler de yorumlarınızı eksik etmezsiniz.